2025 yılında gerçekleştirilecek Kamu Çerçeve Protokolü öncesinde, kamu işçilerinin temel sorunları ve çözüm talepleri bir kez daha gündeme gelmiştir. Özellikle 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kadroya alınan işçilerin yaşadığı sıkıntılar, protokolde ele alınması gereken öncelikli konular arasında yer almaktadır. Bu bağlamda işçilerin yaşadığı temel sorunlar şu şekilde sıralanabilir:
696 KHK kapsamında kadroya geçirilen işçiler, tayin ve nakil haklarından yoksun bırakılmıştır. Aile birliğinin sağlanamaması ve yaşam koşullarının ağırlaşması, bu durumun doğrudan sonuçlarındandır. Kamu işçilerinin çalışma şartlarının iyileştirilmesi adına, tayin hakkı temel bir ihtiyaç ve anayasal bir zorunluluk olarak görülmelidir.
Kadroya geçiş sürecinde sözleşme başlangıç tarihlerinin farklı olması nedeniyle, aynı işi yapan işçiler arasında maaş farklılıkları oluşmuştur. Bu durum, işçiler arasında iş barışını olumsuz etkilemekte ve eşit işe eşit ücret ilkesine aykırılık teşkil etmektedir. Kamu Çerçeve Protokolü ile bu farklılıkların giderilmesi ve adil bir ücretlendirme sistemi oluşturulması gerekmektedir.
Son yıllarda işe başlayan 4/B statüsündeki sözleşmeli personelin maaşlarının, 15-20 yıllık kamu işçilerinden 10.000 TL’ye kadar fazla olduğu gözlemlenmektedir. Kamu işçileri, uzun yıllardır emek vermelerine rağmen düşük ücret politikaları nedeniyle mağduriyet yaşamaktadır. Bu maaş uçurumu, kamu kurumlarında çalışanlar arasında haksız bir gelir dağılımı yaratmakta ve çalışma motivasyonunu düşürmektedir.
Kadroya geçiş sırasında işçilerin yaptığı iş ile uyumlu olmayan meslek kodları atanmıştır. Bu durum, işçilerin hem ücretlendirme hem de mesleki haklar açısından mağduriyetine neden olmaktadır. Yapılan iş ile tanımlanan meslek kodunun uyumsuzluğu, işçilerin kariyer gelişimini engellemekte ve hak kayıplarına yol açmaktadır. Meslek kodlarının düzeltilmesi ve işçinin yaptığı işin tanımına uygun şekilde güncellenmesi, çalışma barışı açısından hayati bir öneme sahiptir.
Kamu işçileri, gelir vergisi dilimlerinin adaletsizliği nedeniyle ciddi bir vergi yükü altındadır. Yılın ilk aylarında görece yüksek olan maaşlar, ilerleyen aylarda artan vergi dilimlerinden ötürü önemli ölçüde azalmaktadır. Bu durum, kamu işçilerini maddi açıdan zorlamakta ve maaş artışlarının anlamını yitirmesine yol açmaktadır. Vergi adaleti sağlanmadan işçilerin maaş iyileştirmeleri yalnızca kağıt üzerinde kalmaktadır. Gelir vergisi dilimlerinin yeniden düzenlenmesi ve işçilerin üzerindeki bu yükün hafifletilmesi, temel bir talep olarak gündeme alınmalıdır.
Sonuç ve Talepler
Yukarıda sıralanan sorunlar, kamu işçilerinin çalışma hayatını doğrudan etkileyen ve çözüm bekleyen temel konulardır. Ancak işçi konfederasyonlarının bu sorunlara karşı yeterince güçlü bir irade sergileyememesi, işçilerin hak arayışında yalnız bırakıldığı izlenimini uyandırmaktadır. Konfederasyonlar, işçiler adına daha somut adımlar atmalı ve sorunların çözümü için etkili bir mücadele yürütmelidir.
2025 Kamu Çerçeve Protokolü, işçilerin taleplerinin karşılanması ve hak kayıplarının önlenmesi için önemli bir fırsattır. Bu süreçte:
• Tayin hakkının tanınması,
• Maaş eşitsizliklerinin giderilmesi,
• Eşit işe eşit ücret ilkesinin hayata geçirilmesi,
• 4/B’li sözleşmeli personel ile işçiler arasındaki maaş farkının kapatılması,
• Meslek kodu mağduriyetlerinin giderilmesi,
• Aşırı vergi yükünün hafifletilmesi,
gibi konuların acilen çözüme kavuşturulması gerekmektedir. İşçi haklarının savunulması için etkili bir dayanışma mekanizması oluşturulmalı ve kamu işçilerinin insanca çalışma şartlarına kavuşturulması sağlanmalıdır.
Biraz da Mizah: Geçim Derdi, Hayatın Matematiği Oldu
Kamu işçileri olarak, maaşlarımızı ayın başında alıyoruz, ama geçim derdiyle günün sonunda bitiriyoruz. Artık markette alışveriş yaparken dört işlem değil, türev ve integral hesaplamaya başladık. Domates alırken fiyatı görünce “Acaba bu ay manavı mı iptal etsek?” diye düşünür olduk. Maaşlar geçim derdine yetişemeyince mutfakta yangın, cüzdanda ise buz devri yaşıyoruz. İşçi konfederasyonlarına çağrımız net: Maaşlar sadece ayın birini değil, tüm ayı çıkarmalı. Haklarımızı alalım ki geçim derdi değil, yaşam kalitesi konuşalım!
Talha Şirin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.
Ben demir yolların’da çalışan bir işçiyim kpss ile atandım. Bu ay aldığım maaş 33bin ₺ devlette günlük milyarlar kazandırıyorum, denetleme mekanizması olmayan devletimizin müdürü bir günlüğüne dışarıdan kaynakçı çağırdı kaynakcı sadece 9 saat çalıştı, 50 bin₺ para fatura etti. neymiş onun makinası özelmiş…
Ulan ne sendikanın nede yönetici denilen müsfettelerin yatacak yeri yok, Allah belanızı versin…
Maalesef kamu işçileri perişan durumda. Demiryolu işçileri olarak sıkıntılarınız, talepleriniz konusunda elimizden geleni yapmaya çalışırız. Talebiniz halinde sorunlarınızı dile getiren bir yazı yayınlayabiliriz. Elimizden gelen ne ise yardımcı olmak isteriz.
Tayin durumunu okuyunca kendimi tutamadım ağladım. Artık ne gücüm ne canım ne takatim kaldı. Annem makinaya bağlı yaşıyor her gün gördükce onunla birlikte ben iki kez ölüyorum.
Kalemine Sağlık Talha Hocam